ÖZGÜR projesi kapsamında milli ve yerli çözümler entegre edilen ilk F-16 Türk Hava Kuvvetlerine teslim edildi.

Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda “Savunma sanayimizin yerli ve milli sistemlerle ‘ÖZGÜR’leştirdiği ilk F-16’larımızı teslim ettik. Bundan sonra F-16’larımız çok daha ileri kabiliyetlere sahip, modernize olmuş şekilde Hava Kuvvetlerimizin hizmetine devam edecek. ‘Türkiye Yüzyılı’na armağan olsun.” ifadelerini kullandı.

Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinde bulunan F-16 Blok 30 savaş uçakları, 3 ayrı projeyle modernizasyon sürecinden geçiriliyor. Bu projeler Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), ASELSAN ve TUSAŞ tarafından yürütülmekte olup tamamlandığında HÜRJET ve MMU için önemli bir kazanım sağlayacak.

Daha önce F-16 savaş uçaklarına (Blok 40 ve Blok 50, Blok 50+) modernizasyon uygulanırken, F-16 Blok 30’lar bu süreçten geçirilmemişti. Ancak Blok 30’ların gövde ömrünün sonuna yaklaşmasıyla birlikte modernizasyon ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Blok-30’ların yapısal modernizasyonu 2015 yılında başladı. Lockheed Martin tarafından modernizasyon kitleri gönderilmeye başladı. Blok 30’lar için üç ayrı modernizasyon çalışması yürütülmektedir. Bu çalışmalar Yapısal İyileştirme Modernizasyonu, aviyonik ve görev bilgisayarlarının değişimini içeren ÖZGÜR Projesi (FAZ-I) ve ASELSAN tarafından yürütülen AESA radarının uçaklara entegre edilmesi (FAZ-II) şeklindedir.

Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinde yer alan F-16 Blok 30 savaş uçakları, gövde ömrünün 8 bin uçuş saatiyle sonuna yaklaşması nedeniyle daha fazla uçuş saati elde etmek amacıyla değişikliklere tabi tutuluyor. Bu değişiklikler, uçakların en çok yıpranan bölgelerindeki parçaların yenilenmesini içeriyor.

Yapısal Modernizasyon projesi, TUSAŞ tarafından yürütülmektedir ve uçağın ana üreticisi olan Lockheed Martin ile işbirliği içinde gerçekleştirilmektedir. Bu projede, uçakların uçuş ömrüne 4 bin saat daha eklenerek, normal uluslararası standartlara göre yaklaşık yılda 200 saat uçma hedeflenmektedir. Bu durum, Türk Hava Kuvvetleri’nde yaklaşık 35 adet olan Blok 30 uçaklarının 20 yıl daha kullanılabilmesi anlamına gelmektedir. Proje, Ağustos 2015’te imzalanmış olup Kasım 2017’de tamamlanması planlanmıştı. Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB), “F-16 Yapısal İyileştirme Projesi” kapsamında ilk F-16 Blok 30 uçağının iyileştirilmesinin tamamlandığını ve 20 Temmuz 2020 tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na teslim edildiğini açıklamıştır.

TUSAŞ, şu ana kadar iyileştirme çalışmaları kapsamında 35 uçaktan 6 tanesini tamamlayarak teslim etmiştir. Şu anda 8 uçağın iyileştirme çalışmaları devam etmektedir. Projenin kritik parçaları, Lockheed Martin tarafından üretilmekte ve TUSAŞ’a gönderilmektedir. Bunun yanı sıra, kanat üst paneli, kanat alt paneli ve front spar gibi bazı parçalar TUSAŞ tarafından üretilmektedir. Planlamaya göre F-16 Blok 30 savaş uçaklarının Yapısal İyileştirme Projesi, 2023 yılına kadar tamamlanması hedeflenmektedir.

ÖZGÜR PROJESİ 

Türkiye, yaklaşık 30-35 yıllık F-16 Blok-30 uçaklarının kaynak kodlarını ABD’den satın alarak, uçaklara sistem entegrasyonu için gerekli olan hakları resmi olarak elde etti. Bu gelişmeyle birlikte, F-16 Blok-30TM uçaklarının ilk aşaması olan Yapısal İyileştirme Modernizasyonu tamamlandı ve ikinci iyileştirme aşamasına, ÖZGÜR Projesi’ne geçildi.

ÖZGÜR Projesi, 2012 yılında Savunma Sanayii Başkanlığı tarafından imzalanan bir anlaşma ile başlatıldı ve F-16 Blok-30TM uçaklarının en önemli bileşenlerinin yerli imkanlarla üretimini hedefledi. Projenin tasarım ve üretim süreci, yoğun bir çalışmanın ardından 2020 sonunda tamamlandı. Geliştirilen modüller, TUSAŞ’a teslim edilen bir F-16 üzerinde başarıyla test edildi.

ÖZGÜR Projesi kapsamında, görev bilgisayarının ve Harekât Uçuş Yazılımının millileştirilmesi, kokpit mimarisine dayalı aviyonik modernizasyonlarının gerçekleştirilmesi, milli mühimmat entegrasyonlarının dışa bağımlılıktan kurtulması ve F-16 Blok-30 uçağının tüm aviyonik ve silah sistemlerini yöneten Milli Görev Bilgisayarının (MGB) yazılımı ve donanımının ASELSAN tarafından özgün olarak geliştirilmesi hedeflenmektedir.

Türkiye’nin ÖZGÜR Projesi kapsamında gerçekleştirdiği F-16 Blok-30 uçaklarının modernizasyon çalışmaları, milli görev bilgisayarı mimarisi ve aviyonik entegrasyonlarla yeni bir boyut kazanıyor. Özgün olarak geliştirilen Harekât Uçuş Yazılımı ve Milli Görev Bilgisayarı sayesinde, F-16 uçaklarının genişleme potansiyeline sahip, esnek bir tasarım çözümü sunulmaktadır. Ayrıca, bu özgün teknoloji sayesinde ileride ihtiyaç duyulabilecek sistemlerin ve kabiliyetlerin F-16 uçaklarına entegrasyonu da mümkün hale gelmektedir.

ÖZGÜR Projesi, elde edilen kazanımlarla birlikte, Blok-40/50 uçaklarına da benzer aviyonik entegrasyonlarının gerçekleştirilmesini hedeflemektedir. Proje kapsamında, F-16 uçaklarına AESA RADAR, FEWS (Fighter Electronic Warfare System), GÖKDOĞAN Hava Hava Füzesi gibi özelliklerin entegrasyonu planlanmaktadır.

Milli Görev Bilgisayarı (MGB), Sistem Arayüz Birimi, Renkli Çok İşlevli Gösterge, Yakıt Hidrolik Göstergesi, Motor Gösterge Ekranı, Milli Ses Emniyet Cihazı ve Milli Dost-Düşman Tanımlama (IFF) Sistemi, Çok Modlu Alıcı, Ataletsel Seyrüsefer Sistemi, Arayüz Körleme Birimi, Orta Kokpit Göstergesi ve Renkli Çok İşlevli Göstergeleri gibi önemli parçalar ÖZGÜR Projesi kapsamında entegre edilecektir. Bu sayede, F-16 uçaklarına modern ve güçlü bir aviyonik altyapı sağlanarak, uluslararası standartlara uyumlu bir seviyeye ulaşılması amaçlanmaktadır.

MİLLİ GÖREV VE UÇUŞ KONTROL BİLGİSAYARLARI

F-16’nın uçuş görev bilgisayarı, çeşitli alt sistemlerle etkileşim içerisindedir ve uçuş denetimi, navigasyon, silah yönetimi ve diğer uçuş fonksiyonlarını kontrol eder. Bu bilgisayar, pilotun uçuş parametrelerini izler ve uçağın güvenli ve etkili bir şekilde hareket etmesini sağlamak için gerekli hesaplamaları gerçekleştirir.

Uçuş görev bilgisayarı, havadaki hedeflere güdümlü silahlar atmak, uçak sistemlerini izlemek, motor performansını kontrol etmek, yakıt yönetimini sağlamak ve uçuş güvenliğini sağlamak gibi bir dizi görevi yerine getirir. Ayrıca, uçağın otonom uçuş modlarını destekler ve pilotun görevlerini kolaylaştırmak için hedef tespiti, takip ve veri analizi gibi yeteneklere sahiptir.

Görev bilgisiyarının milli hale getirilmesi ile uçağa yüklenen mühimmat ve aviyonikler tanıtılması birbiri ile entegre şekilde çalışmasına imkan verir. Normalde F-16 uçaklarında ABD tarafından verilen görev bilgisayarı kullanılmaktadır. 

Öncel III Programı kapsamında modernize edilen 10 adet F-16 uçağına uygulanan modernizasyon, CCIP modernizasyon projesi adıyla Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın Blok 40 ve Blok 50 konfigürasyonunda ki 165 adet F-16 savaş uçağına daha uygulanmıştır. CCIP modernizasyonuyla (Common Configuration Implementation Program)  görev bilgisayarları ve üzerindeki yazılımda değiştirilerek bloklar arasındaki farklar giderildi ve uçaklar daha güncel hale geldi. Fakat görev bilgisayarı kodları alamadığımızdan bu uçaklara yeni mühimmat ve aviyonik entegre etmemize izin vermemektedir.Bu nedenlerden dolayı Özgür projesi başlatılması karar verilmiştir.

Özgür projesiyle görev bilgisayarı milli hale getirilince, Türkiye’nin ürettiği SOM, HGK, GÖKDOĞAN, BOZDOĞAN, GEZGİN füzesi gibi milli geliştirdiğimiz mühimmatlar F-16’dan atabilme kabiliyetini kazanmış olacak. 

FAZ-II safhasında görev bilgisayarın yanına uçuş kontrol bilgisiyarıda entegre edilecek. Uçuş kontrol bilgisayarı uçağın uçuş dinamiklerini izlemek, kontrol etmek ve yönlendirmek için kullanılan bir sistemdir. Bu bilgisayar, uçuş kontrollerini otomatik olarak gerçekleştirmek veya pilotun talimatlarına dayanarak uçuş parametrelerini optimize etmek için tasarlanmıştır.

Yeni uygulanacak Fly-by-Wire (FBW) sistemi uçaklarda kullanılan bir kontrol sistemi teknolojisini ifade eder. Fly-by-Wire, geleneksel mekanik kontrol kablolarının yerine elektronik sinyalleri kullanarak uçuş kontrollerini gerçekleştiren bir sistemdir. Bu teknoloji, uçağın kontrol yüzeylerini (ailerons, elevons, rudder, flaps vb.) hareket ettirmek için pilotun kontrol girişlerini elektronik olarak işler.

Fly-by-Wire sistemi, pilotun uçuş kontrollerini kokpitteki kontrol kollarından veya pedallardan girdi olarak alır. Bu girişler, elektronik birimler tarafından dijital sinyallere dönüştürülür ve daha sonra uçak üzerindeki aktüatörlere iletilir. Aktüatörler, kontrol yüzeylerini hareket ettirerek uçağın yönlendirme ve kontrolünü gerçekleştirir.

HÜRJET ve MMU uçakları Fly-by-Wire (FBW) sistemi ile uçacakları için uçuş kontrol bilgisiyarı ve yazılımının milli olarak yapılması önemli hale gerekmektedir. Bu durum Özgür projesinin diğer bir avantajı olarak göstermektedir. Şu anda yapılan ilk teslimat ile  milli görev bilgisayarını çözmüş olduğumuz anlaşılıyor. İleri safhada Fly-by-Wire (FBW) sistemi çözüldüğünde HÜRJET ve MMU uçaklarında kullanılacaktır. Proje daha da ilerledikçe uçuş kontrol sistemi daha karmaşık hale gelecektir. AESA radarının devreye girmesi, Elektronik Harp sistemleri entegre edilmesiyle zorluk derecesi giderek artacaktır. 

Özgür Projesinin F-16 savaş uçağı üzerinde başlaması tepkileri bilinen bir uçak olması nedeniyle avantajlar sağlamaktadır. Teslim edilen Blok-30’lar üzerinde mevcut uçuş zarfları tek tek denendi ve kayıt altına alındı. Böylece bu veriler görev bilgisayarın yapımında kullanıldı.

DEMİR: F-16 MODERNİZASYONUNU KESİNLİKLE KENDİMİZ YAPARIZ

Bir televizyon programına katılan SSB Başkanı İsmail Demir, Türkiye’nin F-16 modernizasyonunu yapabilecek güçte olduklarını söyledi. Demir, “F-16 modernizasyonunu kesinlikle kendimiz yaparız. Hem de çok iyisini yaparız. İlaveten tamamen milli sistemler ile donatılmış, görev bilgisayarı, aviyonikleri tamamen yerli sistem olarak devreye koyabiliriz.” dedi.

Demir konuşmasına şöyle devam etti: ” Blok-30’larda ÖZGÜR projesiyle bir yere kadar getirildi. Diğer Blok-40 be Blok-50’lerde uygulanacak duruma geliyor.O konuda hiç bir tereddütümüz yok.” 

Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı Uçak Daire Başkanı Abdurrahman Şeref Can, 9. Hava ve Aviyonik Sistemleri Semineri’nde yaptığı konuşmada, bir dönem F-16 uçaklarının üretimi sırasında tasarımı tamamlanmış komponentlerin alınıp uçaklara takıldığını ve bu çalışmaların çok öğretici olduğunu söyledi.

F-16 Blok 30 uçaklarının yerli sistemlerle modernizasyonuna yönelik Özgür Projesi’nde seri üretim sürecine geçildiğini bildiren Can, “Bugün geldiğimiz noktada Hürkuş’ta aviyoniklerimizi yapmışsak, Hürjet’te kendimiz yapıyorsak, Milli Muharip Uçak’ta aviyoniklerimizi savunma sanayisi şirketlerimizle yapıyorsak modernizasyon projelerinin önemi gerçekten çok büyük.” dedi.

AKTİF FAZ DİZİNLİ RADAR SİSTEMİ (AESA)

ASELSAN, geliştirdiği AKTİF FAZ DİZİNLİ RADAR SİSTEMİ (AESA) ile hem F-16 savaş uçaklarındaki ÖZGÜR Projesi kapsamında, hem de AKINCI TİHA’da kullanılması planlanan MURAD AESA Burun Radarını tanıttı. Bu radarın ilk örneği IDEF ’21 Fuarı’nda birebir ölçekli modeliyle ilk kez gösterildi.

F-16 AESA Burun Radarı Geliştirilmesi Projesi’nin Faz-I Protokolü, Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ile ASELSAN arasında 4 Aralık 2018 tarihinde imzalandı. ASELSAN tarafından geliştirilen F-16 AESA Burun Radarı, SABR (Scalable Agile Beam Radar) ile benzer performansa sahip olacak.

Açık kaynaklara göre, GaAs tabanlı AN/APG-83 SABR AESA Burun Radarı, maksimum 296.3km+ (bazı kaynaklarda ise 370.4km) menzile sahiptir. Bu radar, düşman bir savaş uçağını 120km mesafeden tespit edebilir ve 84km mesafeden kilitlenebilirken aynı anda 20’den fazla hedefi takip edebilme kabiliyetine sahiptir. SABR üzerindeki T/R (transmit/receive) modül sayısı hakkında açık kaynaklarda bilgi bulunmasa da, önceki modeli olan AN/APG-80 (F-16E/F) üzerinde 1,020 adet T/R modülü bulunmaktadır. ASELSAN tarafından geliştirilen F-16 AESA Burun Radarı, anten birimi ve GASİB (radarın sağlık durumunu kontrol eden sistem beyni) birimiyle sıvı soğutmalı olarak tasarlanmıştır.

ASELSAN’ın geliştirdiği AESA Burun Radarı, F-16 savaş uçaklarının gücünü artırarak daha etkili bir hava savunma kabiliyeti sunmayı hedeflemektedir. Bu radarın kullanımıyla Türk Hava Kuvvetleri, daha yüksek hassasiyet ve menzile sahip bir savaş yeteneği elde edecek ve operasyonel kabiliyetlerini güçlendirecektir.

F-16 AESA Burun Radarı, güçlü performansı ve etkili soğutma sistemi ile dikkat çekiyor. Genellikle radarlardaki güç yükselteçlerinin en verimli şekilde çalışması için +40°C /+60°C sıcaklık aralığında kullanılan sıvı soğutma sistemi, transistörleri belirli bir ısı seviyesinde tutmayı amaçlıyor. Bu amaçla genellikle su + glikol karışımı veya saf monoetilen + glikol kullanılıyor. F-16’de ayrıca hava soğutma sistemi de bulunuyor. F-16’nın soğutma kapasitesi, açık kaynaklara göre yaklaşık 5.5kW civarında.

F-16 AESA Burun Radarı içinde yer alan kapalı devre sıvı soğutma sistemi, anten dizini ve diğer radar birimleri içinde oluşan atık ısının dışarı atılmasında ve uçağın havalandırma sistemine transferinde kullanılıyor.

IDEF ’21 Fuarı’ndaki stantta sergilenen F-16 AESA Burun Radarı mock-up’ı, gerçek F-16 AN/APG-68(V)9 burun radarı şasesi ölçülerinde yapılmıştır. Şase, üst rafın diğer ekipmanların yerleşimi için ayrıldığı alt rafta ise AESA elektronik donanımının yer aldığı bir tasarıma sahiptir. ASELSAN F-16 AESA Burun Radarı, ÖZGÜR Projesi kapsamında modernize edilen F-16 Blok 30 uçağındaki görev bilgisayarı ve aviyonik donanımla entegre edilecektir. F-16 AESA Burun Radarı, F-16V Blok 70 uçaklarında kullanılan AN/APG-83 SABR ile rekabet edebilecek bir ürün olacak ve performans açısından Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki F-16’ların kullandığı AN/APG-68(V)9 Radarının çok daha ötesine geçecektir.

IDEF 2023’DE ÖZGÜR-2 PROJESİ İÇİN İMZALAR ATILDI

Savunma Sanayii Başkanlığı, Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinde bulunan F-16 Blok-30 uçaklarının ve F-16 Blok-30/40/50 uçaklarının modernizasyonunu gerçekleştirecek bir projeyi başlattı.

Proje kapsamında, F-16 uçakları milli aviyonik ekipmanlar ile modernize edilecek ve milli mühimmat ve podların uçağa entegrasyonu için yazılım ve donanım değişiklikleri yapılacak. Bu modernizasyon, “Milli Görev Bilgisayarı Geliştirilmesi (ÖZGÜR) Projesi” adı altında gerçekleştiriliyor ve ilk aşamada 2 adet F-16 Blok-30 uçağı üzerinde uygulandı. Kabul faaliyetleri ise başarıyla tamamlandı.

Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, yaptığı açıklamada, modernizasyon çalışmalarının tüm F-16 Blok-30 uçaklarına yönelik olarak devam ettiğini ve hedeflerinin modernizasyonları 2025 yılı sonuna kadar tamamlamak olduğunu belirtti.

F-16 Blok-30 ÖZGÜR-2 Projesi kapsamında, mühimmatlar, minyatür bombalar ve ASELPOD‘un Harici Yük Sertifikasyonu, Özgür Uçağına AESA Burun Radarı entegrasyonu, FEWS ve Gökdoğan Entegrasyonu Projesi Sözleşmesi gibi çalışmalar gerçekleştirilecek. 

Ayrıca, F-16 BLOK-40/50 ÖZGÜR-2 Projesi ile F-16 Blok 40/50 prototip uçaklarına çeşitli milli ekipman ve mühimmatların entegrasyonu sağlanacak.Proje sayesinde Türk Hava Kuvvetleri’nin F-16 uçaklarının kabiliyetlerinin artırılması ve Viper uçaklarından daha yetenekli hale gelmeleri amaçlanıyor. 

Teslimatların 2025-2030 yılları arasında tamamlanması planlanan bu modernizasyon çalışmaları, ülkenin savunma sanayii açısından önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

AESA RADARI NEDİR?

Aktif Dizinli Radar Sistemi (AESA) radarı, yeni nesil radarların bir örneğidir ve birçok küçük katı-hâl alıcı/verici modülünü içerir. Uçağın burnuna entegre edilen bu modül, coğrafi haritalandırma yeteneğinin yanı sıra aynı anda yüzlerce aracı tespit etme ve takip etme kabiliyetine sahiptir. AESA radarları, hareketli radarlara kıyasla elektronik saldırılara karşı daha dirençlidir, daha uzak mesafeleri görebilir ve düşük görünürlük izi ile diğer cihazlara karşı avantaj sağlar.

AESA Radarı ile ilgili çalışmalar 1960’lı yılların başlarında başlamış olup, ilk başarılarını 1990’ların başlarında elde etmiştir. İsrail ve Şili Hava Kuvvetleri, Boeing 707 tipi yolcu uçağının burnuna özel bir AESA radarı sistemi entegre ederek AESA radarını resmi olarak askeri alanda kullanmaya başlamışlardır. Japonya ise F-16 uçakları tasarımına dayanan kendi geliştirdikleri Mitsubishi F-2 savaş uçaklarında AESA radarını ilk kez kullanmıştır.

Geleneksel savaş uçaklarında kullanılan radar antenleri genellikle hareketli bir yapıya sahiptir. Ancak AESA radarında, dışarıdan bakıldığında herhangi bir anten hareketi olmayan sabit bir anten bulunur. AESA radarının özellikleri arasında, sinyallerini farklı alanlara ve farklı sinyal frekanslarına gönderme yeteneği bulunur. Bu özelliği sayesinde aynı anda çok sayıda hedefi takip etme imkanı sağlar. Geleneksel radarlarda ve eski tip radarlarda hava-hava hedeflerini takip etmek için ayrı bir radar, hava-yer hedeflerini takip etmek için ise ayrı bir radar kullanılırken, AESA radarı tek bir sistemle bu görevleri gerçekleştirebilir. AESA radarı, hava, kara ve denizdeki birçok hedefi aynı anda algılar, takip eder ve pilotla paylaşır.

AESA radarı, son teknolojiye sahip bir radar sistemi olarak havacılık endüstrisinde önemli bir yer tutmaktadır. Yüksek performansı ve çoklu hedef takip yeteneği ile savaş uçaklarının etkinliğini artırmakta ve modern hava harekatında önemli bir araç haline gelmektedir.

Aktif Dizinli Radar Sistemi (AESA) radarı, birçok önemli özelliğiyle dikkat çeken bir radar teknolojisidir. Elektronik karıştırmalara karşı etkinlik, AESA radarının öne çıkan bir özelliğidir. Radar dalga boyları anlık olarak değişir, farklı frekanslara atlama yapılır ve farklı açılarda çeşitli kombinasyonlarla iletilir. Bu özellikler sayesinde, diğer uçaklarda taşınan radarlar veya yer tabanlı radarlar AESA radarını yakalamayı zorlaştırır. Eski nesil radarlarda frekanslar sabit olduğu ve atlama sekansları belirli olduğu için, bu radarlar elektronik harp sistemlerinin tespit etmesi ve engellemesi daha kolay olmaktadır.

AESA radarını kullanan uçaklar, eski nesil radar sistemleriyle donatılmış bir savaş uçağına göre daha az radar sinyali yayar. Bu nedenle, hedefi takip eden füzeler AESA radarının sinyallerini izlemekte zorluk yaşar. Radar kesişmelerinin çok düşük boyutta olması nedeniyle AESA radarı tespit edilmesi zor hale gelir. Uçakların radar izi azaldığı için daha “sessiz” bir şekilde uçabilme kabiliyeti kazanır ve Anti Radyasyon füzeleri veya Anti radar füzelerine karşı kendini daha iyi korur.

AESA radarı, sinyalleri daha verimli bir şekilde toplar. Örneğin, karada veya deniz yüzeyinde bir hedefi takip eden pilot, yansıma olmadan hedef bilgilerini net bir şekilde görebilir. Kaç hedefin takip edildiği, uçakların, gemilerin veya yer hedeflerinin hareketlerinin nereye doğru olduğu gibi bilgiler pilota rahatlıkla aktarılabilir. AESA radarı sayesinde, pilotlar daha fazla bilgiye erişebilir ve daha etkin bir şekilde görevlerini yerine getirebilir.

AESA radarı, radar teknolojilerindeki önemli bir ilerleme olarak havacılık endüstrisinde büyük bir etki yaratmaktadır. Elektronik savaş sistemlerine karşı dirençli olması, daha az radar izi bırakması ve verimli sinyal toplama yetenekleri sayesinde modern hava harekatında kritik bir rol oynamaktadır. AESA radarıyla donatılmış uçaklar, daha güvenli, daha etkin ve daha gizli operasyonlar gerçekleştirerek stratejik avantaj sağlamaktadır.

Kaynaklar: TUSAŞ, ASELSAN, SSB, DefenceTurkey,

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here