Avrupa’nın uzay teleskobu Euclid, evrenin karanlık sırlarını keşfetmek amacıyla yerel saatle 11:12’de (GMT 15:12) Florida’nın Cape Canaveral bölgesinden SpaceX Falcon 9 roketiyle başarılı bir şekilde uzaya fırlatıldı.

Fırlatmadan kısa bir süre sonra roketten ayrılan teleskop, programlandığı gibi ilk sinyalini yayınladı.

Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rusya, Soyuz roketlerini geri çektiğinde, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) bu görevi başlatmak için milyarder Elon Musk’ın şirketine başvurmak zorunda kaldı.

“Fırlatma mükemmeldi” diyen ESA’nın bilim direktörü Carole Mundell, “Şimdi o yolculuk başlıyor” dedi.

Uzayda bir aylık bir yolculuktan sonra Euclid teleskobu, Dünya’dan 1,5 milyon kilometre (930.000 mil) uzaklıktaki kararlı bir konum olan ikinci Lagrange noktasına ulaşacak ve James Webb teleskobuna katılacak. Euclid, gökyüzünün üçte birinden fazlasını kapsayan, yaklaşık iki milyar galaksinin en büyük haritasını çıkaracak.

Dünya’dan uzaklığı 10 milyar yıl alan ışığı yakalayarak, çıkarılan harita aynı zamanda 13,8 milyar yıl yaşındaki evrenin tarihine yeni bir bakış sunacak.

Bilim insanları, Euclid tarafından toplanan bilgileri kullanarak, “kozmik bir utanç” olarak adlandırılan  (evrenin %95’inin insanlık için hâlâ bilinmeyen bir durumda olması anlamına gelir) evrenin sırlarına cevap araycak. Bu oranın yaklaşık yüzde 70’ini, evrenin hızlanarak genişlemesine neden olan bilinmeyen bir güç olan “karanlık enerji” oluşturduğuna inanılıyor.

Euclid konsorsiyum üyesi Guadalupe Canas, fırlatmadan önce düzenlenen bir basın toplantısında, uzay teleskobunu “karanlık dedektif” olarak tanımladı.

4,7 metre (15 fit) yüksekliğinde ve 3,5 metre genişliğinde olan Euclid, gökyüzünü haritalamak amacıyla iki bilimsel enstrüman kullanacak. Görünür ışık kamerası, galaksilerin şeklini ölçmek için kullanılacak, yakın kızılötesi spektrometre ve fotometre ise galaksilerin uzaklıklarını ölçme yeteneğine sahip olacak.

Euclid, görünmeyen fenomenleri nasıl tespit etmeye çalışacak?

Milyarlarca ışık yılı uzaktan gelen ışık, yol boyunca görünür ve karanlık madde arasındaki etkileşim nedeniyle hafifçe değişir. Bu, zayıf yerçekimi merceklemesi olarak bilinen bir olgudur. Görünür maddeden çıkardığımızda, arada bulunan karanlık maddenin varlığı hesaplanabiliyor. Bu, karanlık maddenin doğasının tam olarak anlaşılmasına katkıda bulunmayabilir, ancak bilim insanları, gelecekte onu izlemeye yardımcı olacak yeni ipuçlarının ortaya çıkacağını umuyorlar.

Karanlık enerjiye gelince, Fransız astrofizikçi David Elbaz evrenin genişlemesini üzerine çizgiler çizilmiş bir balonu şişirmekle karşılaştırdı. “Bunun ne kadar hızlı genişlediğini görmek” için bilim insanları, karanlık enerjinin evrenin genişlemesine katkıda bulunduğunu ölçmeyi umuyorlar. dedi.

Euclid ve diğer uzay teleskopları arasındaki önemli bir fark, geniş görüş alanıdır ve bu alan iki tam ay kadar büyüklüktedir. Proje bilimcisi Rene Laureijs, bu geniş görüş alanının Euclid’in siyah delikler gibi “egzotik nesneleri” daha ayrıntılı olarak inceleyebileceği anlamına geldiğini söyledi.

Euclid konsorsiyumu başkanı Yannick Mellier, “Karanlık enerji ve madde ötesinde, Euclid’in evren haritasının astronomi alanı için bir “altın maden” olması bekleniyor” dedi.

Euclid’in bilimsel işlemlere Ekim ayında başlamasıyla ilk görüntülerin elde edilmesi bekleniyor. Büyük veri yayınları ise 2025, 2027 ve 2030 yılları için planlanmış durumda. 1.4 milyar euro (1.5 milyar dolar) değerindeki bu misyonun 2029 yılına kadar sürmesi planlanıyor. Her şey yolunda giderse biraz daha uzun sürebilir.

NASA ayrıca önümüzdeki yıllarda kendi karanlık madde ve karanlık enerjiyi incelemek için Nancy Grace Roman uzay teleskobunu da fırlatmayı planlıyor.

KARANLIK MADDE 

Karanlık madde, evrende bulunan ancak doğrudan gözlemlenemeyen bir madde türüdür. Adından da anlaşılacağı gibi, karanlık madde, elektromanyetik ışınım yoluyla algılanamaz ve dolayısıyla doğrudan gözlemlenemez.

Karanlık madde, evrendeki gözlemlenebilir madde ile etkileşime girmez, yani elektromanyetik kuvvetle etkileşmez. Bunun nedeni, karanlık madde parçacıklarının elektrik yükü taşımaması veya çok zayıf bir etkileşim sergilemesidir. Bu yüzden karanlık madde, elektromanyetik radyasyon yaymadığı veya yansıtmadığı için doğrudan gözlemlenemez.

Ancak karanlık madde, evrendeki gözlemlenebilir cisimlerin hareketi üzerinde dolaylı etkileriyle belirgin hale gelir. Örneğin, galaksilerin dönme hızları, gözlemlenebilir kütleleriyle açıklanamayacak kadar hızlıdır. Bu durum, galaksileri bir arada tutan ek kütle, yani karanlık madde olduğunu düşündürmektedir.

Karanlık madde, evrende geniş ölçekte bulunur ve evrenin yapılanmasında önemli bir rol oynar. Gözlemlenen maddeye oranla çok daha fazla miktarda karanlık madde olduğu tahmin edilmektedir. Aslında, evrendeki madde-enerji içeriğinin yaklaşık %27’si karanlık madde, %68’i karanlık enerji ve sadece %5’i gözlemlenebilir madde (yıldızlar, gazlar, gezegenler vb.) şeklindedir.

Karanlık madde hakkında daha fazla bilgi edinmek ve doğasını anlamak, kozmoloji ve parçacık fiziği gibi alanlarda aktif bir araştırma konusudur. Bilim insanları, karanlık madde parçacıklarını doğrudan tespit etmek veya dolaylı olarak gözlemlemek için deneyler ve gözlemler gerçekleştiriyor. Ancak hala karanlık madde hakkında tam bir anlayışa sahip değiliz ve bu konu bilim dünyasının önemli bir araştırma alanı olmaya devam ediyor.

KARANLIK ENERJİ

Karanlık enerji, evrenin büyük bir kısmını oluşturduğu düşünülen ancak doğrudan gözlemlenemeyen bir enerji türüdür. Karanlık enerji, evrenin genişlemesini hızlandırdığına inanılan gizemli bir enerji formudur.

Karanlık enerji kavramı, 20. yüzyılın sonlarında gözlemlere dayalı olarak ortaya çıktı. Astronomik gözlemler, evrenin genişlemesinin yavaşlamak yerine hızlandığını gösterdi. Bu hızlanma, evrende etkin bir şekilde var olan ve negatif basınçla ilişkilendirilen bir enerji formu olan karanlık enerjinin varlığını açıklamak için öne sürüldü.

Karanlık enerji, evrende homojen bir şekilde yayıldığı düşünülen bir enerji formudur. Özellikle genişleyen uzayda, enerji yoğunluğu sabit kalır ve böylece evrenin genişlemesini hızlandırır. Karanlık enerjinin bu hızlandırıcı etkisi, evrendeki diğer maddelerin yerçekimi çekimine karşı çalışır ve genişlemeyi hızlandırır.

Karanlık enerjinin doğası hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Önerilen bazı modeller, karanlık enerjinin boş uzayda var olan ve homojen bir kuantum alanı olarak anlaşılabilen bir şey olabileceğini ileri sürüyor. Diğer modeller ise karanlık enerjiyi kozmolojik bir sabit veya evrensel bir kare kök enerji yoğunluğu olarak açıklamaktadır. Ancak hala karanlık enerjinin doğası ve kökeni hakkında kesin bir anlayışa sahip değiliz.

Karanlık enerji, evrenin genişleme sürecini ve evrensel yapılanmayı anlamak için büyük öneme sahiptir. Bilim insanları, karanlık enerjinin doğasını ve etkilerini daha iyi anlamak için teleskop gözlemleri, kozmik mikrodalga arka plan radyasyonu analizleri ve büyük ölçekli simülasyonlar gibi araştırma yöntemlerini kullanmaktadır.

Karanlık enerji, evrenin büyük bir bölümünü oluşturduğu ve evrenin geleceği üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olduğu düşünüldüğünden, bu konu bilim dünyasında aktif bir araştırma alanı olmaya devam etmektedir.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here